3 Nisan 1937 tarihinde temeli atılan ve 10 Eylül 1939 tarihinde de ilk Türk demirinin üretime başlandığı Kardemir, Karabük ilinin var olma nedeni ve bu ilde yaşayan insanların en büyük iş, aş kapısı, ekmek teknesidir.
1940, 50, 60,70’li yıllara kadar ülkemizin demir çelik sektöründe tekeli olan Karabük Demir Çelik İşletmeleri, İsdemir ve Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının devlet eli ile kurulması ve özel sektörde de birçok ark ocağının demir çelik üretimine başlaması ile birlikte o parlak ve tekel dönemlerini geride bıraktı. 1980’li yıllara geldiğimizde yaşanan 137 günlük grev ve ardından yaşanan gelişmelerden sonra 5 Nisan 1994 Ekonomik kararlarında, dönemin Başbakanı Tansu Çiller Karabük Demir Çelik Fabrikaları’nın kapatılacağını bizzat söyledi.
Kardemir’in 1987 grevinden sonraki süreci bizzat yaşayan, bilen bir gazeteci olarak yaşadığım süreç ile ilgili dönem dönem bazı notları paylaşmak istiyorum. 1994 yılında dönemin Başbakanı olan Tansu Çiller,”Zarar eden Kardemir kapatılacak” dediğinde Karabük adeta atom bombası düşmüş gibi olmuştu. Hiç unutmuyorum o dönemin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kamil Güleç ile yaptığım bir röportajda Sayın Güleç “Kardemir kapatılamaz, mutlaka bir çare bulunur. Devlet çalıştırmazsa Karabüklüler olarak biz çalıştırırız.” demişti. Dönemin güçlü sendikası Çelik İş, devletin çalıştırması konusunda ciddi baskılar yapsa da sonuçta, Sayın Güleç’in öngörüsü gerçekleşti ve Kardemir 1 Tl. gibi sembolik bir rakam ile Kardemir çalışanlarına, yöre halkına verildi. 1994 yılından bu yana birçok sorun yaşandı. Önce Kardemir’de sendikacıların patron olma hevesleri, üst üste gelen ve şımarıklıktan kaynaklanan hatalar yüzünden Kardemir batma noktalarına birkaç kez geldi. Çelik İş Sendikası Genel Merkezindeki Genel Başkan değişikliği, Kardemir’de bir iki kez değişen yönetimlerin ardından, rahmetli Mutullah Yolbulan ile Kamil Güleç’in omuz omuza vererek başlattıkları mücadele, 2000’yi yılların başlarında dönemin Başbakanı rahmetli Bülent Ecevit başta olmak üzere dönemin siyasi liderlerinin Kardemir’e sıcak yaklaşımı, 2002 yılında ülkemizde Ak Parti hükümetlerinin tek başına ve güçlü bir şekilde iktidar olması ve Kardemir’i kurtarma iradesinin bizzat dönemin Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’da olması ve dünyada demir çelik sektöründeki konjektörün Kardemir lehine olması gibi nedenlerle Kardemir son yıllarda hayati yatırımlarının bir çoğunu tamamlamış, günümüzde zarar değil kar eden noktalara ulaşmıştır.
Bütün bu iyi gelişmelere rağmen, Kardemir’de zaman zaman sorunlar çıkmaktadır. Rahmetli Mutullah Yolbulan’ın sağlığının son günlerinde ve Hak’kın rahmetine kavuşmasının ardından, Kardemir’de ciddi sıkıntılar yaşanmıştır. Yaşanan bu sıkıntılara Karabüklüler kayıtsız kalmamış, önce bir bildiri yayınlanmış ve bildiri de devletin, hükümetin Kardemir’e kayıtsız kalmaması talep edilmiş ve bu talep devlet tarafından da kabul görmüş ve 4 bağımsız yönetim kurulu atanmıştır. Kardemir’in kapatılma döneminde olduğu gibi, bu dönemde de Karabüklü sanayici Kamil Güleç ile oğlu Çağrı Güleç, Karabük kamuoyunun isteği doğrultusunda devletimiz ile birlikte hareket etmiş ve Kardemir’deki o sıkıntılı süreç kazasız belasız atlatılmıştı.
Ülkemiz son aylarda çok ciddi bir ekonomik sınav veriyor. Türk lirası dolar ve Euro karşısında ciddi değer kayıplarına uğradı, bunun sonucunda iğneden ipliğe zamlar gelmeye devam ediyor. Sanayici, esnaf, tüccar bu zorlu süreçte adeta burnundan soluyor. Önünü görmekte, yarın neler olabilir diye kestirmekte zorlanıyor. Böylesine kritik bir süreçte şu veya bu nedenle Karabük’te büyük bir kavganın yaşanması her yönü ile Karabük’ümüze zarar verebilir. Karabük’te başta Sayın Valimiz olmak üzere, milletvekilleri, Belediye Başkanı, Kardemir, Kardemir’deki ağırlıklı hisse sahibi aileler, Ticaret ve Sanayi Odası, Sendika velhasıl bütün kesimlerin adeta bir orkestra gibi uyum içinde olması Karabük’ümüzün menfaatine olacaktır.