Çeyrek asrın üzerinde Karabük basınının içindeyiz. Basın içinde geçmiş yıllarda da çeşitli tartışmalar olmuş, ama hiçbir zaman şu son birkaç ay içinde yaşandığı gibi kimse kimsenin ekmeği ile oynamamış, ilişkiler bu kadar iğrenç hale gelmemişti.
Son aylarda yaşanan olaylar artık mesleki kıskançlık boyutunu aşmış, tamamen ahlaksız bir boyut kazanmıştır. BRTV uyduya çıktığında başlayan mesleki kıskançlık, son aylarda zirve yapmış ve 4 yıldan bu yana her türlü iftiraya, uydudan düştü düşecek söylentilerine rağmen çok şükür BRTV yayınları başta bölgemiz, ülkemiz ve Avrupa’daki hemşehrilerimiz başta olmak üzere Dünya’nın bir çok yerinde izlenmektedir.
Ömürleri dedikodu ile geçen ve bir baltaya sap olamamış ve tarafımızdan çok iyi bilinen bir iki mihrak tarafından sürekli olarak, BRTV ile ilgili uzun yıllardır duydukları kıskançlık, son aylarda Othello Sendromuna (Aşırı Kıskançlık hali) dönüşmüş, kıskançlıktan gözleri dönünce devletin valisine, belediye başkanına, siyasi partilere saldırır hale gelmişlerdir.
Uyduya çıktığı ilk aylarda da Ankara’daki Karabüklüler Vakfı üzerinden BRTV’ye yüklüce bir ödeme yapıldığı şeklinde dedikodu yapan aynı çevreler, hem bizim sert bir açıklama, hem de Ankara Karabüklüler Vakfı’nın yalanlaması ile seslerini kesmişlerdi. Daha o tarihlerde bize bir özür borcu olan bu zavallılar son aylarda da BRTV’nin nereden nasıl projeler yaptığı, nasıl ayakta kaldığını merak etmiş olacaklar ki, ekranımızda çıkan her reklamın her projenin detaylarına inme gereği duymaya başlamışlardır. Bir çoğu kötü niyetli olmayan meslektaşlarımız bir iki Othello Sendromuna yakalanmış zavallının etkisiyle şehirde her gün çeşitli dedikodular çıkarmakta, ilimizin Valisini, milletvekillerini, Belediye Başkanını akılları sıra etki almaya çalışmaktadırlar. Hatta etki altına kalma çabasını da aşarak alenen tehdit etmeye başlamışlardır. Bir mülki amire Cumhurbaşkanlığının temsilcisi olduğunu hatırlatarak, el altından sağa sola kaynak aktarıyorsun şeklindeki suçlama en hafif bir tabir ile şereften, haysiyetten yoksunluktur.
Ama buradan şimdiye kadar asla muhatap almadığımız bu kıskançlık hastası zavallılara son kes seslenmek istiyorum. BRTV 22 yıldır Karabük’te onuru, haysiyeti ile yayın yapmakta ve son dört yılda sizlerin her gün beklediği, kem gözlerinizle ha bugün ha yarın düştü düşecek hayalleri kurmanıza rağmen milli uydumuz Türksat üzerinden başta Karabük olmak üzere bölgemizin sesini Dünyaya duyurmaktadır. BRTV Anonim Şirketi Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun ticaret yapmakta, her gün yapmış olduğunuz onlarca şikayete rağmen çok şükür her türlü kural, kanun ve nizama uyarak dimdik ayakta durmaktadır.
BRTV tarafından her gün, her ay, her yıl onlarca yüzlerce kuruma çeşitli hizmetler verilmekte, projeler uygulanmakta ve ekranlarımız 24 saat boyunca milli uydumuz Türksat’ın yayın kapsamı içinde olan Dünya’nın yarı yüzeyine yayın yapmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz kendilerini çok iyi bilen bir iki zavallı gazeteci bozuntusu da çok iyi bilmektedir ki, Mehmet ve Osman Çetinkaya kardeşler yaklaşık çeyrek asırlık bir mücadelenin ardından bugünkü seviyelerine ulaşmışlardır. Siz her gün dedikodu yaparken, biz çeyrek asırdan bu yana olduğu gibi halen bu günde günün 18 saatini çalışarak geçirmekte olup, Sinop, Kastamonu, Çankırı, Bartın, Zonguldak başta olmak üzere bölgemize yayıncılık hizmeti sunmaktayız. Ankara, İstanbul gibi metropollerdeki on binlerce, yüz binlerce hemşehrimiz akşam evlerine gittiklerinde bölgemiz haberlerini BRTV’den almaktadırlar. Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya başta olmak üzere Avrupa’daki bölgemiz insanı için BRTV bölgemiz ve ülkemiz ile kendileri arasında bir gönül bağıdır.
Gözü dönmüş Othello Sendromuna yakalanmış mihraklar birkaç günden bu yana uhdesinde bir televizyon kanalı bulunan Belediye Başkanı Rafet Vergili’ye de saldırmakta, BRTV olarak bizi de olaya alet etmeye çalışmaktadırlar. Yıllardır her türlü iftirayı utanmadan arlanmadan atmayı alışkanlık haline getirmiş, arkamızdan kuyu kazmış, yüzümüze gelince gülmüş zavallı tipler bizimle uğraşın istediğiniz kadar ama bu ilin mülki amirini “el altından işler çeviren bir yönetici” konumuna getirmek haddinize değildir.
Son olarak bu zavallı, kendilerini gazeteci sanan tiplere belgesel kanallarına biraz takılmalarını ve oradaki hayvanlar alemini dikkatlice izlemelerini tavsiye ediyoruz. Bir baksınlar dikkatlice Aslanlarla, çakallar aynı şeylerimi yiyorlar. Yoksa önce aslan avını avlayıp, yedikten sonra sırası ile çakallar, akbabalar, karıncalar, böcekler de mi nasipleniyor.
Hayvanlar aleminde Aslan aslanlığını, maymun maymunluğunu, çakal çakallığını bilip ona göre hareket ediyorsa, insanlar aleminde de herkes boyuna postuna, sikletine, etki alanına bir bakacak ona göre hareket edecektir. Üç kuruşluk bir gazeteci bozuntusunun BRTV ile kendini aynı değere koymasına şimdiye kadar izin vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Bu tür kıskançlık ve iftiralar meslek hayatımız boyunca bize hep güç vermiştir. Bundan böyle de güç vermeye devam edecektir. Bu arada, zaman zaman bizim Dünya çapında yaptığımız gezileri de dillerine dolayan zavallılara buradan şunu da belirtelim, bu hafta sonu önce Almanya gidiyoruz. Almanya’da binlerce hemşehrilerimiz ile kucaklaşacak, hasret giderecek, onlarla birlikte iftar yapacağız. Ardından da Almanya üzerinden karayolu ile 24 saat gündüzün yaşandığı Kuzey kutbundaki Nordkaap’a gideceğiz. Othello Sendromu’ndaki zavallı meslektaş bozuntularına bunu da duyurmuş olalım.
BİR FIKRA İLE BİTİRELİM…
Yukarıda hazır hayvanlar aleminden bahsetmişken, yazımızı bir fıkra ile bitirelim istedik.
Ormanda Aslan’ın olmadığı bir anda, Maymuna sen ormanların kralısın denilmiş. Maymunda ağaca çıkmış kendini kral sandığı için etrafa bağırıp duruyormuş. O arada, Aslan gelmiş. Bu gürültü ne diye merak etmiş. Bakmış maymun bas bas bağırıyor. Ağaca vurmuş, Maymun düşmüş. Bakmış tepesinde Aslan… Aslan sormuş “Ne bağırıp duruyorsun, abuk subuk” diye.. Maymun da korkudan titrek sesiyle “İki duble içtim, cık cık konuşuyorum kusuruma bakma aslanım” demiş….
Sanınım tam da gündeme uygun hale geldi. Mesleğini adam gibi yapan meslektaşımız sonsuza kadar bizim meslektaşımız, dostumuzdur. Bizim işimiz yukarıdaki yazımız bir iki meslektaş bozuntusu ile ilgilidir. Ve, onların da kendilerine çeki düzen vermesini, kentin huzurunu kaçırmaktan vazgeçmelerini sağlamaya yönelik bir çabadır…
Kedi-ciğer, meyveli ağaç taşlanır falan diye uzar gider böyle durumlarda yazılacaklar, söylenecekler. Kulak asmaya bile değmez, yola devam BRTV. İzmir’den sevgiler, selamlar.