Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Konuk Yazarlar

Şükriye Akkoç Yazdı…

“Zengezur Koridoru: Barış mı, Yeni Bir Güç Mücadelesi mi? “

8 Ağustos 2025’te Washington’da, Donald Trump’ın arabuluculuğunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın imzaladığı barış anlaşması, Güney Kafkasya’da 37 yıllık Dağlık Karabağ çatışmasını resmi olarak sonlandırdı. Anlaşmanın özü, Ermenistan’ın Syunik bölgesinden geçen ve Azerbaycan’ı Nahçıvan’a, oradan da Türkiye’ye bağlayacak Zengezur Koridoru, yeni adıyla “Uluslararası Barış ve Refah Yolu” (UBRY). Bu 43,5 kilometrelik hat; otoyol, demiryolu, enerji ve fiber optik altyapısıyla bölgesel ticareti canlandırma sözü veriyor. Ancak koridorun 99 yıllığına ABD’ye devri, özel bir şirkete işletme hakkı tanınması ve AGİT Minsk Grubu’nun feshi, bu anlaşmayı yalnızca bir barış öyküsünden öteye taşıyor. Peki, bu anlaşma kimin işine yarıyor, kimin aleyhine? Rusya bu tablonun neresinde? Perde arkasında bir “iyi polis-kötü polis” oyunu mu oynanıyor, yoksa herkes kendi çıkarının peşinde mi?

Önce sahneyi netleştirelim. Azerbaycan, 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nda sahada elde ettiği zaferi bu anlaşmayla masada perçinledi. Zengezur Koridoru, Bakü’yü Nahçıvan’a kesintisiz bağlıyor; bu, hem ekonomik hem siyasi bir başarı. Ermenistan için ise tablo daha karmaşık. Nikol Paşinyan, yıllardır Rusya’nın gölgesinde sıkışmış ülkesini Batı’ya açma şansı yakaladı. Sınırların açılması, ticaretin canlanması ve ABD’nin koruması, Erivan için bir çıkış yolu. Ancak bu bedelsiz mi? Koridorun ABD kontrolüne geçmesi, Ermenistan’da egemenlik tartışmalarını alevlendiriyor. İçerideki muhalefet, “Paşinyan ülkeyi sattı” diye feveran ediyor. Şeytanın avukatı soruyor: Ermenistan özgürlüğüne mi kavuşuyor, yoksa bir patronu (Rusya) diğeriyle (ABD) mi takas ediyor?

ABD’nin rolü, tam bir gerçekçi diplomasi dersi. Trump, “24 saatte barış” vaadini Kafkasya’da sahneye koyarak hem iç kamuoyuna hem de dünyaya “iş bitirici” imajını pazarladı. Zengezur Koridoru’nun 99 yıllık kontrolü, ABD’ye Orta Asya-Avrupa ticaret yollarında kilit bir pozisyon sunuyor. Bir ABD’li yetkilinin “Amerikalılar milyarlarca dolarlık bir ticaret ağına girdi” sözü, bu işin barış kadar para ve güç meselesi olduğunu itiraf ediyor. Dahası, koridorun Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni gölgeleme potansiyeli, Washington’un küresel oyun planıyla örtüşüyor. Ancak şeytanın avukatı burada da devreye giriyor: ABD bu anlaşmayla gerçekten barış mı getirdi, yoksa Kafkasya’yı yeni bir vekalet arenasına mı çevirdi? İran sınırındaki “stratejik dinleme üssü” söylentileri, bu soruyu daha da keskinleştiriyor.

Türkiye’ye dönelim. Ankara, bu anlaşmadan oldukça memnun görünüyor. Zengezur Koridoru, Azerbaycan üzerinden Türk dünyasıyla bağlantıyı güçlendiriyor; 1993’ten beri kapalı olan Ermenistan sınırının açılma ihtimali, Türkiye’yi bölgesel ticaretin merkezi yapabilir. Dışişleri’nin “memnuniyet” açıklaması ve Erdoğan’ın “ticaret canlanacak” vurgusu, bu fırsatın farkında olduklarını gösteriyor. Türkiye, Azerbaycan’ın müttefiki olarak zaferi paylaşırken, Ermenistan’la normalleşme sinyalleriyle Batı’yla uyumunu sağlamlaştırıyor. Ancak şeytanın avukatı burada da soruyor: Türkiye, ABD’nin gölgesinde mi kalıyor? Zengezur’un ABD kontrolüne geçmesi, Ankara’nın “Türk dünyası lideri” iddiasını zayıflatıyor mu? Ayrıca, Rusya ile İran’ın olası tepkileri, Türkiye’nin denge politikasını ne kadar zorlayacak?

Şimdi Rusya’ya bakalım. İlk izlenim, Moskova’nın bu anlaşmada kaybettiği yönünde. 2020 Moskova Deklarasyonu’nda Zengezur Koridoru’nun denetimi Rusya’daydı; şimdi bu hak ABD’ye geçti. AGİT Minsk Grubu’nun feshi, Rusya’nın Kafkasya’daki diplomatik ağırlığını azalttı. Rus vekil Konstantin Zatulin’in “Kafkasya’dan sıkıştırılarak çıkarılıyoruz” çıkışı, bu rahatsızlığın ifadesi. Ukrayna savaşı, Rusya’yı ekonomik ve askeri açıdan öyle bir sıkıştırdı ki, Moskova’nın Kafkasya’da eski baskın rolünü sürdürmesi zorlaştı. Ancak şeytanın avukatı başka bir açı sunuyor: Rusya gerçekten kenara itildi mi, yoksa stratejik bir geri çekilme mi yapıyor? Putin’in Paşinyan’la görüşmeleri ve Dışişleri Sözcüsü Zaharova’nın “bölgesel aktörlerin çıkarları” vurgusu, Moskova’nın oyundan kopmamak için çabaladığını gösteriyor. Eğer Ukrayna’da bir ateşkes sağlanırsa, Zengezur Koridoru Rusya için bir ticaret kapısı olabilir. Yani, kısa vadede kayıp gibi görünse de, Moskova uzun vadede bu durumu lehine çevirebilir mi? Bu, Putin’in Ukrayna’daki Alaska önerileriyle (Donetsk ve Luhansk’ı alıp cepheyi dondurma planı) bağlantılı. Ukrayna’da barış, Rusya’ya Kafkasya’da manevra alanı açabilir. Ancak şu an, Moskova’nın “arka bahçesinde” gerilediği bir gerçek.

Peki, asıl memnun olmayan kim? Cevap açık: İran. Zengezur Koridoru’nun ABD kontrolüne geçmesi, Tahran’ı derinden rahatsız etti. Ermenistan’la kara bağlantısının riske girmesi, İran’ın Kuzey-Güney Koridoru’nu ve Rusya’yla ticaretini tehdit ediyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin “sınırlara dış müdahale” uyarısı ve dini liderin danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin “kesin karşılık” tehdidi, Tahran’ın bu anlaşmayı bir kırmızı çizgi olarak gördüğünü gösteriyor. Şeytanın avukatı soruyor: İran bu rahatsızlığını askeri bir hamleye mi dönüştürecek, yoksa diplomasiyle mi dengeleyecek? Aras Nehri’nde artan askeri hareketlilik, ilk seçeneği düşündürüyor. Çin ise daha gölgeli bir kaybeden. Zengezur’un ABD kontrolüne geçmesi, Kuşak ve Yol Girişimi’ni zayıflatabilir. Pekin sessiz kalsa da, bu ticaret hattının Asya-Avrupa yollarındaki etkisi, Çin’in uzun vadeli planlarını sekteye uğratabilir.

“İyi polis-kötü polis” meselesine gelince, bu tam bir tiyatro değil, ama roller dağılmış gibi. ABD, Trump’ın gösterisiyle “barış elçisi” rolünde, Zengezur’un kontrolünü kaparak büyük oynuyor. Türkiye, Azerbaycan’ı desteklerken Ermenistan’la normalleşme kartıyla dengeli bir pozisyon alıyor. Rusya, Ukrayna’daki sıkışmışlığıyla “kötü polis” gibi görünse de, diplomatik hamlelerle masada kalmaya çalışıyor. Ancak bu, bir mutabakattan çok, herkesin kendi çıkarını kovaladığı bir arena. Şeytanın avukatı soruyor: Bu anlaşma barış mı getiriyor, yoksa yeni bir güç mücadelesi mi körüklüyor? İran’ın öfkesi, Rusya’nın toparlanma çabaları ve Çin’in sessiz rahatsızlığı, bu sorunun cevabını bulandırıyor.

Ukrayna bağlantısını atlamayalım. Putin’in Alaska’daki önerileri Donetsk ve Luhansk’ı alıp cepheyi dondurma planı Rusya’nın Kafkasya’daki kaybıyla bağlantılı. Ukrayna’da yıpranan Moskova, Kafkasya’da da elini zayıflattı. Eğer Alaska’da bir ateşkes olursa, Zengezur Rusya için bir ekonomik çıkış kapısı olabilir. Ancak şu an, ABD’nin Kafkasya’daki boşluğu doldurduğunu görüyoruz. Bu, Trump’ın “24 saatte barış” vaadinin bir denemesi mi, yoksa daha büyük bir planın parçası mı? Şeytanın avukatı, bunun bir başlangıç olduğunu söylüyor.

Zengezur Koridoru anlaşması, Güney Kafkasya’da yeni bir sayfa açıyor, ama bu sayfa barış mı, yoksa yeni bir güç arenası mı, belirsiz. Azerbaycan toprak bütünlüğünü sağlamlaştırıyor, Türkiye Türk dünyası hayalini güçlendiriyor, ABD küresel ticaret yollarında bir kale kazanıyor. Rusya kısa vadede gerilese de oyundan kopmuş değil. İran ise sınırlarındaki bu yeni gerçeklikten açıkça huzursuz. Kamuoyu olarak şunu bilelim: Bu anlaşma, barış kadar güç oyunuyla ilgili. Güney Kafkasya’nın güç haritasında hamleler bitmedi; asıl mücadele şimdi başlıyor. Şeytanın avukatı son bir soru soruyor: Bu barış, kimin barışı?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER



Frekans Bilgileri: TÜRKSAT 4A Frekans:12265 Polarizasyon:Vertical(Dikey) Sembol Rate 27500 FEC: 5/6