2007 yılına gelindiğinde ülkede tuhaf gelişmeler yaşanmaya başlanmıştı. 2000 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolduğu yıl olan 2007 yılının Nisan ayının 27’sinde , Genel Kurmay Başkanlığı’nın internet sitesine gece yarısı 23.30 civarında e-muhtıra olarak tarihe geçecek olan bir bildiri yayınlandı. Hükümet bildiriye yaklaşık, 14 saat sonra bir kamuoyu açıklaması yaparak cevap verdi. Ardından da, 22 Temmuz 2007 tarihinde erken seçim kararı açıklandı. Ülke boyutu ile ilgili detayları tarihçiler bir gün mutlaka yazacaktır. Biz tekrar bölgemize ve Karabük’e dönelim.
2007 Genel seçimlerine giderken, AK Parti’de çok sayıda aday adayı milletvekilliği için başvuruda bulundu. Ancak, hiç kimsenin beklemediği tuhaf bir gelişme yaşandı ve AK Parti’ nin kurucularından Karabük’te çok az sayıda kişi tarafından tanınan Mustafa Ünal liste başı aday olarak açıklandı. Mehmet Ceylan ikinci sırada yer alırken il Başkanı Cumhur Ünal 3. sıra adayı oldu.
Mustafa Ünal’ın liste başı olarak adının açıklanmasının hemen ardından, İstanbul Beykoz’daki evine giderek kendisi ile bir röportaj yaptım. Orada, hiç unutamayacağım ve zaman zaman Alman mentalitesinin siyasete bakışını yansıtan bir olay yaşadım. Mustafa Ünal’ın Alman asıllı değerli eşi hanımefendi, şöyle demişti: “Mustafa, Karabük’te bir gün bile politika yapmadı ki, orada kimseyi tanımaz. Nasıl oluyor da Karabük milletvekili adayı olabiliyor.” Ama, olmuştu. Burası Türkiye idi ve Genel Başkanlar ne derse o oluyor, kimi aday gösterirse listede o yer alıyordu. Mustafa Ünal ile yaptığım ilk röportajda, kendisinin son derece donanımlı, Avrupa ve özellikle Alman kültüründen çok etkilendiği her halinde belli, deneyimli bir Avukat ve AK Parti’nin kurucularından ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın dostluğu vardı. En azından hem benim açımdan, hem de Karabük kamuoyu açısından “Bu da kim, nereden çıktı?” tepkileri bizim o röportajımız ile bir nebze olsa dinmiş, ardından da ilerleyen zaman dilimi içinde dünya tatlısı, iyi yürekli bir büyüğümüz olan Mustafa Ünal Karabük ve ilçelerinde kendini topluma sevdirmişti.
2007 Genel seçimlerinde AK Parti, 27 Nisan e muhtırasına olan tepki başta olmak üzere, tek başına iktidarın istikrar sağlaması, ülke genelinde ciddi bir çalışma hamlesine girilmesi gibi nedenlerle bir önceki seçimlere göre oy oranını ciddi oranda arttırarak yüzde 46 dolayında oy almıştı. Karabük’te de ülke ortalamasının yaklaşık 8 puan üzerinde oy alarak yüzde 54 oy oranı ile Mustafa Ünal, Mehmet Ceylan ve Cumhur Ünal milletvekili seçildiler. Milletvekili sayısı 4 olsa 4-0 yapacak oy oranıydı bu sonuçlar. O seçimler öncesinde, Karabük’te birçok kişi seçimlerin 1-1-1 sonuçlanacağı tahmininde bulunuyorlar, en iyimser 2-1 olabileceği konuşuluyordu. Biz, 17 ayrı kişi ile seçimin 3-0 olacağını ön görerek RAMSEY’den birer takım elbise iddiasına girdik. Hatta, ulusal gazetelerde de “seçim iddiası 17 takım elbise kazandırdı” başlığı ile haberler yer aldı. Elbette hepsinden almadık, alamadık. Aldıklarımızı da gazeteci arkadaşlara hediye ettik.
2007 ile 2011 seçimleri arasında, iktidar partisi Karabük’te 3 milletvekili ile temsil edilirken, o dönem TBMM Başkanlığı açısından hem Karabük hem de bölgemiz için çok şanslı bir dönemdi. 2007 Genel seçimlerinin ardından Zonguldak Milletvekili değerli büyüğümüz Köksal Toptan TBMM Başkanı olurken, 2009 yılında da o dönemde Antalya Milletvekili olan Karabüklü hemşehrimiz Mehmet Ali Şahin TBMM Başkanlığı’na seçilmişti. Bölgemiz siyasetinin iki güçlü aktörü, özellikle Karabük açısından Mehmet Ali Şahin’in TBMM Başkanı olması Karabük’e gelecek hizmetlerin de önünü açmış, o dönemde kurulan Karabük Üniversitesi çık kısa sürede hızla büyümeye başlamış, Karabük doğalgaza kavuşturularak hava kirliliği önemli ölçüde önlenmiş, sağlıktan eğitime çeşitli alanlarda Karabük ciddi yatırımlar almıştı.
Zaman zaman Karabük’e yapılan birçok yatırımda Mehmet Ali Şahin’den söz ediyorum. Sadece benim bizzat tanık olduğum ve hatırlayabildiklerim bunlar. Elbette parti teşkilatlarının yaptırdığı onlarca hizmetin tamamını hatırlamam mümkün değil. Bunlardan birini daha örnek vermek istiyorum.
Karabük-Safranbolu karayolunun 100. Yıl Mahallesi’nde yol kenarında, “Vakıfbank Zübeyde Hanım Anadolu Lisesi” tabelası görürsünüz. Bu güzide okulumuz Mehmet Ali Şahin’in ricası ile Vakıfbank tarafından yapılmıştır. Hikayenin başlangıcında bizim de çorbada minik bir tuzumuz vardır. Bir gün, tek sütün gazete haberinde “Vakıfbank 39. Okulunu yaptırdı” şeklinde bir haber gördüm. O dönemde, Vakıfbank’tan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e gazete haberini göstererek, “Sayın Bakanım Vakıfbank’a bir okul da Karabük’e yaptırsanız çok iyi olur” dedim. Anında, Vakıfbank Genel Müdürü Ahmet Kacar’ı aradı. “Ahmet, biz Vakıfbank olarak okul mu yaptırıyoruz. Böyle bir kaynağınız var mı?” dedi. Genel Müdürün “Evet, Sayın Bakanım” demesi üzerine, “o zaman Karabük valisi ile teması geçin de Karabük’e bir okul yaptıralım” talimatını verdi. Biz de, gelişmeleri yakından takip ettik ve çok kısa süre içinde o okul yapıldı. Okulun adını, Mehmet Ali Şahin Anadolu Lisesi olarak vermek istediler. Ancak, Sayın Şahin okulun açılış töreninde “Bu okula benim adımı vermek istediler. Kabul etmedim. Ben kendi paramla yaptırsam bile annemin adını verir okulun adını Ünzile Şahin okulu olmasını isterdim. Bu okul Devletimizin bankası Vakıfbank tarafından yapıldı. Devletimizin de bir kurucusu var. Mustafa Kemal ATATÜRK. Onun da bir annesi var. O zaman, bu okulun adını ZÜBEYDE HANIM olarak verelim.” Karabük-Safranbolu karayolu üzerinde, VAKIFBANK ZÜBEYDE HANIM ANADOLU LİSESİ yazan okulun yapılış öyküsü kısaca böyledir.
Bizzat yaşadığımız anılarımızı yazalım ki, bir yerlerde not olarak kalsın, Karabük’ün geçmiş yakın tarihinde nelerin yaşandığı bilinsin. Bir sonraki bölümümüzde, 2009 yerel seçimlerini ve bir önceki seçimlerde oy oranı sadece yüzde 3.4 olan MHP’nin adayı Rafet Vergili’nin, bir önceki seçimlerde yüzde 58 oy alarak Belediye Başkanı seçilen Hüseyin Erer karşısında kazandığı seçimlerle ilgili anılarımızı yazacağız.
YORUMLAR