Almanya izlenimlerimin bu bölümünde, yaşamlarını Almanya’da sürdüren Karamanlı Mevlüt Akkurt ile Aksaraylı Taner Kurt’un başarı öykülerinden söz edeceğim.
Mevlüt Akkurt, 11 yıl önce tanıdığım Karamanlı başarılı bir iş insanı… Duisburg şehrinde yaşıyor. Yaklaşık 55 yıl önce, Almanya’ya öğrenci olarak gelmiş, Almanya’da Elektrik Mühendisi olmuş, çok zor geçen öğrencilik yıllarından sonra kendi sektöründe başarılı işler yapmış ve günümüzde de kardeşi Mustafa Akkurt ile birlikte çok sayıda kişiye iş veren bir iş insanı olmuş. 75 yaşındaki Mevlüt Akkurt, sağlığına çok dikkat eden, bu yaşına rağmen halen düzenli spor yapan, barfiks çeken ve hatta barfikste takla atabilen bir dostumuz. Karamanlı Mevlüt Akkurt, Elektrik Mühendisi olduktan sonra eski binaların yenilenme çalışmaları ve onları satın alarak ticarete başlamış. Çok sayıda mülk sahibi olunca, karşısına bir başka fırsat daha çıkmış. Bir arkadaşı, Almanya’da yayınlanan bir gazeteden küçük bir ilan göstermiş. İlanda, Duisburg şehrinde 1917 yılında yapılan bin tonluk bir su kulesinin 400 bin Mark’a satılık olduğu belirtiliyormuş. Almanca anlamı Wasserturm olan dev su kulesini satın alan Mevlüt Akkurt, kardeşi Mustafa Akkurt ile birlikte virane olmuş, adeta bir çöplüğü andıran güvercinlerin yuvası haline gelmiş, zemin katlarını dev farelerin bastığı, eşek arılarının ve her türlü haşeratın yuvası haline gelen bu dev kuleyi günümüzde 7 katı konut, 3 katı iş yeri ve en üstteki iki katını da Duisburg şehrini panoramik olarak gören ve sadece sabah kahvaltılarında açık olan Restaurant haline getirmiş. Mevlüt Akkurt ile yaptığımız söyleşide, su kulesinin hikayesini anlatırken bu terk edilmiş alanın bugünlere gelişi sırasında bir kahramandan özellikle söz ediyor. O da, kardeşi Mustafa Akkurt. Kardeşinin o mücadele sırasında kendisini yalnız bırakmadığını, iş makinelerini çok iyi kullandığı için kulenin çevresinden çıkardıkları 60 bin ton toprağın kardeşinin büyük emekleri ile başardıklarını belirtiyor ve kardeşler arasındaki birlik beraberliğe ve omuz omuza çalışmanın önemine değiniyor. Yazımızı kaleme aldığımız sırada, İstanbul’da yaşamını sürdüren Mustafa Akkurt ile görüştüğümde “Abimi yalnız bırakamazdım. O çok gururlu bir insan. Bir işe el attığı zaman mutlaka başarmalı. Bu zor işte, ben de omuz omuza yanında oldum” diyerek o muhteşem eseri iki kardeşin ve elbette ekiplerinin mücadelesi ile yaptıklarını dile getiriyor.
Almanya’da Türklerin ve Batı Karadenizli hemşehrilerimizin de yaşadığı Duisburg şehrinde üzerinde “AKKURT” yazan o Su Kulesi’nde (Wasserturm), bir Türk ailesinin iki kardeşin yokluklar içinde gittikleri Almanya’da neleri başardığının bilinmesi açısından çok önemli bir örnektir. Altında, 1000-1200 kişilik düğün salonu, yine çok amaçlı 300 ve 150 kişilik salonları ile Duisburg ve çevresindeki Türklere, göçmenlere ve Almanlara hizmet veriyor. Mevlüt Akkurt’un bir prensibi var, düğün salonlarında ya da 5 yıl önce satın aldığı orman içindeki muhteşem spor salonu ve çevresindeki tesislerde alkol vermiyor. Karamanlı Mevlüt Akkurt ile yaptığım ve Almanya’ya öğrenci olarak gitmiş bir Anadolu gencinin, 55 yıllık gurbet hayatında neleri başardığını anlatan röportajımı arşiv amaçlı “Mehmet Çetinkaya BRTV” youtube sayfamda bulup izleyebilirsiniz.
Almanya’da başarılı bir başka Türk, Taner Kurt. 1960’lı yıllarda Almanya kapıları Türklere açılınca, Aksaray’dan büyükleri Almanya’ya göç etmiş. Taner Kurt, 1980 yılında Almanya’da doğmuş. Eğitimini Almanya’da almış, ancak ana dili olan Türkçe’yi de ailesinden öğrenmiş. Bir süre çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra, genç yaşlarda ticarete atılmış. Geçtiğimiz yıllarda bütün Dünyayı kasıp kavuran, insanlığı derinden etkileyen pandemi döneminde 3 otobüsü ile “eyvah bu pandemide iş yapamayacağız, perişan olduk” derken şansı birden dönmüş. Almanya’da faaliyet gösteren, tren şirketi Taner Kurt’un kapısını çalmış ve “bizim yolcularımızı taşı..” ricasında bulunmuş. 3 otobüs yetmeyince, 3 daha, 5 daha derken 50 dolayında otobüs sahibi olmuş ve başta NRW eyaleti olmak üzere Almanya’nın çeşitli şehirlerinde taşımacılık hizmetleri yapıyor. Ayrıca, Oberhausen şehrinde de butik bir otel ile bu sektöre de giriş yapmış. Babalarının toprağı olan Aksaray’da da bir otel yatırımı düşünüyor. Kendisi ile Oberhausen’deki otelinde tanıştık. Çok kısa bir ön görüşmenin ardından, Ali İnan kardeşimiz kamerayı ayaklığa taktı ve kesintisiz 45 dakikalık harika bir sohbet yaptık. Almanya doğumlu olmasına rağmen Türkçesi akıcı ve konulara hakimiyeti de son derece düzgündü. Röportaj bitiminde “bir çok kişi kamera karşısında, önünde mikrofon varken konuşmakta zorlanıyor” dediğimde, “otobüslerimizde mikrofon ile yolcularımızı çeşitli konularda bilgilendirirken toplum karşısında konuşma yeteneğim kendiliğinden gelişti.” diyor. Henüz 45 yaşında olan genç iş insanı Taner Kurt’u önümüzdeki yıllarda, hem Almanya ve Avrupa’daki hem de Türkiye’deki yatırımları ile çok daha üst seviyede bir iş insanı olacağını tahmin ediyorum. Allah yolunu açık etsin. Bu arada, Aksaraylı Taner Kurt, Karabüklü hemşehrimiz Ali Kemal Örenli ve İzmirli kardeşimiz Kağan Kesici ile Erasmus projelerini yürütüyor. Yaklaşık 3-4 yıldan bu yana Almanya’da bulunan Ali Kemal Örenli ile Kağan Kesici’nin de yolları Almanya’da kesişmiş. Ali Kemal, sağlık ve eğitim ve Erasmus projeleri konusunda deneyimli. Kağan Kesici, İnşaat Mühendisi ama mesleğinin yanı sıra iş hayatında büyümek isteyen azimli bir genç kardeşimiz. Gurbet ellerde, mücadele içindeler ve tek çareleri çok başarılı olmak.. Her ikisine de Almanya’da gösterdikleri yakın ilgi için teşekkür ediyorum. Almanya izlenimlerimi yarın Almanya’da özellikle emlakçılık sektöründe başarılı olmuş değerli hemşehrilerimizini anlatarak tamamlamak istiyorum.

YORUMLAR