Şükriye Akkoç Yazdı… “Zengezur Koridoru: Barış mı, Yeni Bir Güç Mücadelesi mi? “ 8 Ağustos 2025’te Washington’da, Donald Trump’ın arabuluculuğunda

Şükriye Akkoç Yazdı… ”Kafkasya’dan Akdeniz’e: Barış Görüşmelerinin Küresel Satrançtaki Yankıları” Washington’da 8 Ağustos 2025’te Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış görüşmelerinde

Ankara: Dünyada Kuşları Ürkütmemek İçin Tünel Yapılan İlk Şehir Can Yücel’in, “Hayır” başlıklı şiirinin ilk dizeleri, şairlerin yaşamı ve dünyayı

Fatih’i Çok Severdi, İstanbul’un Fethedildiği Gün Vefat Etti Ankara’nın manevî mimarı, Bayramiyye tarikatının kurucusu, Anadolu’nun ulu erenlerinden Hacı Bayrâm-ı Velî’nin

Baltık ve Nordik olarak adlandırılan Kuzey Avrupa ülkeleri ile Rusya, İrlanda ve İzlanda’da gördüğüm kış manzaraları 70 yıllık ömrümün unutulmazları

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin bahçesindeki Mimar Sinan heykelini kırk ikindi yağmurlarının başladığı gün görmüştüm. Hacettepe’den Sıhhiye’ye yürüyordum. Yağmur

Türkçeye Farsçadan girmiş “Dost” kelimesi hafızamda iki güzel adamın ismiyle kodlanmış: Fethi Gemuhluoğlu ve Aşık Veysel. Fethi Gemuhluoğlu’nun bir konuşmasının

Ah, çocukluğumun ve ilk gençliğimin güzel ve uzun günleri! Ah ah, o yaz ramazanları! Anadolu kasabalarında yaz oruçları çocuklar için

Bugün günlerden cumartesi. Ramazan başlayalı bir hafta olmuş. Günler nasıl da hızlı akıyor; bir yokuştan kayar gibi. Bu yıl Ankara’ya

Antalya Havalimanı rekorlara sahne olan, Türkiye’nin gurur duyduğu bir büyük yatırım. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 3 Ağustos 2024

Bugün, Mart’ın ve Ramazan ayının ilk günü. Günlerden cumartesi. Pırıl pırıl bir hava, bahar kapıda. İçimden bir ses “Evde oturacak

Ramazan’a sayılı günler kaldı. Mart’la birlikte oruç başlıyor. 28 Şubat’ı 1 Mart’a bağlayan gece sahura kalkılacak. Bu yıl 30 değil,

Ömer henüz on yaşında bir çocuktu. Denize yakın bir yerde evleri vardı. Fırsat buldukça babasıyla birlikte sandallarına biner, balık avlamaya

Okunmayı bekleyen onlarca kitap masanın üstünde dururken ve okuma açlığı gözümü karartmışken yazmak zor. Her yazı konusu, okumayı istediğim bir

Bilgi edinme ihtiyacı duymayan, her konuya yüzeysel yaklaşan, yaşadığı şehrin insanından ve dinamiklerinden uzak duran, ruh hallerinin karmaşıklığını ve karamsarlığını

“Okumak zorundayım. Bu kitapları okumadan bu dünyadan gitmek istemiyorum” diye hayıflandığım günlerin sayısı artıyor. Okumak istediğim kitaplar için on ömürlük

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’te “kır” kelimesini; şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer; dağ bayır, sahra

Bernard Shaw, “Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı dünyayı katlanılmaz kılardı” demiş. Kitap, müzik ve sinema yaşam direncimin üç vazgeçilmezi. Kitapla

O kendini “garip” olarak tanımlarken kimileri ona saz ve söz üstadı, kimileri Anadolu’nun son abdalı dedi. Bozkırın Tezenesi olarak tanındı.

“Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun. Yol tenha, dal mecâlsiz, su durgun.” Edebiyatımızın naif şairi Ziya Osman Saba’nın “Güz” şiiri

“Saygı ve nezaketi kaybettik, toplum çürüyor” diye yakınanlardan mısınız? “Herkesin ağzı bozuk. Küfürsüz konuşan kimse kalmadı” sözünü en son ne

“Yaşlı ve ihtiyar” kelimesinden korkan öyle çok kişi var ki! Bu iki kelimeyi hakaret olarak algılayanlar da çok. Bu gidişle

Bir süre önce kitaplığımdaki sehpaya onlarca kitap yığmıştım. Bunlar, uzun yaz tatilinde okumak için Trakya’ya götüreceğim kitaplardan bazılarıydı. Hangi eserleri

Bir Bahçıvan, Bir Tuvaletçi ve Bizim Japon Hayranlığımız Japonlara hayranlığımızın kaynağı, kültürlerine bağlı kalarak yakaladıkları gelişmişlik düzeyi ve çalışkanlıkları olsa