Safranbolu tarihi bir şehir… Çeyrek asırdan bu yana Unesco Dünya Miras listesinde, Türkiye’nin gözbebeği, Dünya’nın gıpta ile baktığı, kendini özenle korumuş bir şehir… Binlerce yıllık tarihi şehir Safranbolu’nun da elbette, tarihi bir mezarlığı var. İşte bu mezarlık son bir aydan bu yana ilçenin gündeminde, dolayısı ile bölgenin bir yayın kuruluşu olarak bizim de gündemimizde…
Safranbolu Aile mezarlığındaki olaylar, yarım asırdan bu yana cenaze def’in işlerini sorunsuz biçimde devam ederken, Safranbolu mezarlığını adım adım bilip, uzun yıllardan bu yana kendi evlerini, kendi mülklerini korur gibi mezarlığı koruyan bir aile varken, CENAZE DEF’in İHALESİ yapılıp, ihalenin şehir dışından bir İTHALAT-İHRACAT şirketinin “ucuz fiyat” verdi diye kazanması ile başladı.
Yeni şirketin, cenaze Def’ini konusunda deneyimli olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Cenazeler saatlerce toprağa verilemedi. Hatta mezara konuldu, imam “Havuz kazar gibi mezar kazmışlar, böyle mezar olmaz” deyince, tekrar çıkarıldı. Mezar kazıcılar arandı, ulaşılamadı. Sonra, eski mezarcıdan ricada bulunuldu, mezar düzeltildi. Cenaze sahipleri, BRTV’yi arayıp, sorunlarını dile getirince, Safranbolu Belediye Başkanı, cenaze sahibi aileden özür diledi. Hatta gönüllerini almak için evlerine de Safranbolu Belediyesi tarafından izzet-i ikramda bulunduğu, pasta gönderdiği de rahmetlinin kardeşi tarafından bize söylendi. BRTV’deki yayınlar ve Safranboluluların tepkileri üzerine, şehir dışından ihaleyi alan firmanın işine son verildi. Eski mezarcı Adnan Şen, Belediye’ye davet edilerek, “Sen işine devam et” denildi.
Her şey normale döndü derken, dün sabah saatlerinde yeniden bir telefon geldi, telefondaki ses “Abi Safranbolu mezarlığında, güya cenaze def’ini için gelen kişiler kaçak kazı yapmışlar. Polise ihbar yapılmış….” dedi. Bazı ilgilileri aradık, olayı teyit ettik ve kazı yapıldığı yerde, yetkili makamların kazma, kürek ve iş makinaları ile araştırma yaptıklarını haber bültenlerimizde verdik. Haberde, ne Belediye’yi ne de herhangi bir kişiyi, kurumu zan altında bırakan tek bir cümle bile yokken, hele hele “LAHİT” diye bir kelime bile geçmezken, dün gece saatlerinde telefonumuza üst üste iki sesli mesaj geldi. Mesajı gönderen, Safranbolu’da cenaze def’in işini alan şirketin sahibi Ö.A adlı hanımefendiydi. Sesli mesaj aynen şu cümlelerle başlıyordu. “Ben bu haberleri sana nasıl yediriyorum, nasıl yediriyorum. Sende izle gör.” Bu tuhaf tehdide tam gülüp geçerken, ikinci bir ses kaydı geldi. Hanımefendinin kendi kayıt ederek bize gönderdiği seste şöyle diyordu : “Ben bu LAHİT’in bulunduğu günü hepsi bende delilli ispatlı. Hepsini Belediyeye gönderdim….” Biz de, bu ses kaydını başta Sayın Valimiz olmak üzere, İl Emniyet Müdürümüz, Safranbolu kaymakamlığımız ve eski Karabük Valimiz olan, Emniyet Genel Müdürümüz, çok değerli dostumuz Mehmet Aktaş’a gönderdik. Sayın Genel Müdürümüz ile ayrıca telefonda görüşüp, Safranbolu’nun tarihi mezarlığında olup bitenleri de anlattık.
Şimdi kamuoyu huzurunda bazı soruları, özellikle Safranbolu’yu gözbebekleri gibi koruyan, A partisi, B ya da C partisi ayırmaksızın vicdan sahibi herkese sormak istiyorum.
1-Safranbolu mezarlığından bir vatandaşımız, “Mehmet abi cenazemizi saatlerdir gömemedik, şu rezaleti bir haber yapın” diye bizden yardım istediğinde, biz bunu duymazdan görmezden mi gelseydik…?
2-Safranbolu’da yaşanan Def’in rezaletinin altında, DEF’İN İHALESİ’NİN ve ihaleyi şehir dışından bir İTHALAT-İHRACAT firmasının kazanması ile başladığını öğrendiğimizde, Safranbolu’nun 50-60 yıllık mezarcıları dururken, şehirde her siyasi görüşten insanın bu mezar ustalarından memnun olduklarını öğrendikten sonra bu konunun üzerine gitmese miydik? Ayrıca bu mezarcılarla ile tanışıklığım, bu olaydan sonra olmuştur.
3-Dün sabah bize yapılan ihbarda belirtildiği gibi, Def’in için gelen firmanın define aradığı iddiaları karşısında, sessiz mi kalsaydık. Olay yerinde, devletin ekipleri iş makinaları ile araştırma yaparken, bölgenin bir uydu kanalı olarak bunu görmezden gelip, bir takım kişiler gibi, bir gün sonra olay yerine gidip olayı yalanlama gayreti içine mi girseydik.?
4-Kim ve ne olduğunu bilmediğimiz, Safranbolu’nun cenaze Def’in ihalesini kazanması ile hayatımızda bir kez sadece 1 dakika görüştüğümüz bir hanımefendi tarafından “Ben bu haberleri sana nasıl yediriyorum, nasıl yediriyorum….” şeklindeki tehdide Batı Karadeniz Bölgesi’nin tek uydu kanalının Yönetim Kurulu Başkanı ve Karabük-Safranbolu bölgesinin 35 yıllık gazetecisi olarak maruz kalmamız, kamu vicdanında nasıl yankılanacaktır.?
5- Biz bu tehdide niçin maruz kaldık? Safranbolu mezarlığında cenazelerimizin def’in işleri usulüne uygun, işin ehilleri tarafından yapılsın, tarihi Safranbolu mezarlığı Def’in bahanesi ile kurcalanmasın, yüz yıllardır korunan tarihi eserlerimize zarar gelmesin dediğimiz için maruz kaldık. Belki üç beş kendini bilmezin hoşuna gitmiş olabilir. Ama, vicdan sahibi herkes bu işi bu hale getirenleri tarih önünde mutlaka yargılayacaklardır.
6-Bölgemizde böylesine önemli bir olay yaşanırken, bizim bu olayı görmezden, duymazdan gelmemizi isteyen kim varsa, bilsin ki biz ömrümüz boyunca yayıncılığı, kamu adına yaptık. Halk için, Hak için yaptık. Son söz olarak diyorum ki, bizim hiç kimseye gebeliğimiz de, korkumuzda yoktur. Halk ne diyorsa odur. Nokta.
