Şöyle bir bakınız çevrenize…
Tanıdığınız insanları getiriniz gözlerinizin önüne…
Güldüklerine- ağladıklarına…
Sevindiklerine-üzüldüklerine…
Mutluluklarına-acılarına bakın.
Davranışlarını anımsayınız onların, hem size hem de başkalarına karşı.
Ve onları gözünüzün önünden kaçırmadan bu yazımızı okumanızı öneriyorum.
Umarım beğenirsiniz…
*
Yaşamın her anı için insanlarda dikkat edilecek temel özellikleri anlayabilmek için insan bedenini ölçü olarak alabilirsiniz.
Bunu en basit espriden en büyük sanat eserlerine kadar her alanda değerlendirebilirsiniz.
Ya da en sıradan insanlardan adı ölümsüzleşen inanlara da…
Bu durumun sadece “o insanlar ve konular” için değil, onları değerlendirenler için de geçerli olduğunu unutmayınız.
***
Şimdi bir insanın bedenini gözünüzün önüne getiriniz.
Ve insanın organlarına göre yorumlamaya çalıştığımız yazımızı siz de kendinize göre değerlendiriniz.
Haydi bakalım…
***
KAFA VE AKIL:
En kaliteli ve aklı öne çıkaran her şey insanın KAFASINA yakın olanlardır.
*
İnsanlığın gelişimin temelini bu tür insanların ve yarattıklarının gerçekleştirdiğini görmek için bilge olmaya gerek yok sanırım.
Bunun örneklerini uzun uzun anlatmaya kalkmak demek, okuyanlara hakaret gibi gelebilir diye düşünüyorum.
***
KALP:
Duygusallık ve estetik isteyenler ise insanın KALBİNE yakındır.
*
Din, aşk, sevgi ve insanlık ölçüsü dediğimiz değerlerin büyük bölümünü bu bölge yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir.
Sanatın her dalı başta olmak üzere inanç ve felsefeyi yaratanlar bu gurupta yer alırlar. Bu nedenle gerektiğinde yakın oldukları beyinle de işbirliği halinde yaratıcılıklarını ölümsüzleştirebilirler.
***
BEL YA DA GÖBEK:
Sıradan insanlar için kalite ölçüsü vasat bir yerde yani insanın BELİNE yakın yerlerdedir.
*
Sıradan insanların yanında çıkarcı ve maddiyatçılar da bu gurupta yer alırlar. Bu tür insanlar için değer yargısı daha çok çıkarlarıyla ilgilidir.
Çıkarları gerektirdiğinde ölçüleri BEL ÜSTÜ ya da BEL ALTI ile dayanışmaya girmekten asla çekinmezler.
Zayıflar karşısında, onların burnuna doğru uzanan göbekleri güçlüler karşısında 90 derecelik açılarını dar açıya çevirmek için iki büklüm kıvırıp dururlar.
***
BEL ALTI:
Bayağılık ise adını yazamayacağım “BELDEN AŞAĞI” bir yerlerdedir…
*
Davranışlarından ve hoşlandıklarından bu tipleri tanımak çok kolaydır.
Konuşma tarzları ve esprileri kendilerini çok kolay ele verir. Sanat anlayışları bile bu eviyenin üstüne çıkmaz. Tiyatro dedikleri belden aşağı esprilere çok gülmeleri bile tanımlamaya yeterlidir onları.
Yaratıcı yönleri olmadığı gibi yaratıcılara düşmanlık beslerler hatta ederler.
Çıkarları için yakıcı ve yıkıcı olanlarla, gericiliğin tarihini yazanlar da bu guruptan çıkmışlardır.
Göbekçiler, dizler ve ayakçılarla işbirliği halindedirler çoğunlukla.
***
DİZLER:
Eğer DİZLER seviyesine indiyse bu özellikler konu bile edilmez.
*
Bükülmeye alışkın oldukları için her zaman güç karşısında diz çökmeye yatkındırlar. Aynı zamanda çıkar karşılığında da…
Özellikle kalın göbeklerin yüklerini çekmeye gönüllüdürler.
Bel altı pisliklerin de uşaklığını yapmaya yatkındırlar.
Her yeniliğe düşman, aydınlığa kin güdenlerdir.
Yakmaya-yıkmaya ve bunun karşılığı olarak da karın tokluğuna yaşamaya razıdırlar.
***
AYAKLAR:
AYAĞA düştüyse ne kadar uzaklaşabilirseniz o kadar uzaklaşmak gerekir….
*
Yeryüzünün sürüngenlerine en yakın yeridir insan organlarının.
Dizlerin tüm özelliklerini taşıdığı gibi onların sürüngenler gibi her türlü pisliğe bulaşmış bölümüdür.
Ulaşmak istediği her yere sürünerek çıkmayı hüner sayarlar.
Daha fazla tanımaya gerek yoktur onları.
Uzak durun yeter…