WhatsApp Hattı:
Frekans Bilgileri: TÜRKSAT 4A Frekans:12265 Polarizasyon:Vertical(Dikey) Sembol Rate 27500 FEC: 5/6
SON DAKİKA

KANATSIZ BİR KUŞ

Bu haber 25 Şubat 2013 - 14:47 'de eklendi ve 3.026 kez görüntülendi.

O kuşları çok seviyordu, kuşlar da O’nu…
On yaşındaydı ama her Anadolu çocuğu gibi görmüş geçirmiş bir yaşanmışlığın olgunluğu yapışmıştı gözlerine.
Gözler deyince azıcık durup düşünmek gerekiyor gerçekten. Zira o denli güzel ve anlamlı bakan çocuk gözü çok ender görülebilirdi.
Işıl ışıl, olgun ama sevgi yüklü bir çift gözdü.
Her günkü gibi yine çıktı evlerinin damına.
Ev dediysek, üstü düz, toprak damlı, yoksul bir Anadolu eviydi.
***
O’nun dama çıktığını görür görmez kuşlar adeta üşüşüverdiler üstüne.
Gözlerini içi gülüyordu…
Evden getirdiği ekmek kırıntıları ile ambardan aşırdığı bir avuç yemi saçıverdi çatının üstüne.
Kuşlar çığlık çığlıktı…
O ise mutlulukla gülümsüyordu.
***
Birden dikkatini çekti bir başka kuş.
Evin tavanından pek de yüksek olmayan elektrik tellerinin üzerinde bir kuş yalnız başına duruyor, yemle ilgilenmez görünüyordu.
“Hasta mı acaba?” diye düşündü bir an.
Sonra kuşun adeta vakur bir şekilde diri durduğunu görünce hasta olmadığını anladı.
O sanki yem toplayan kuşları koruyan bir başkan gibiydi.
Ya da diğer kuşlara kur yapmaya çalışan gururlu bir çapkın gibi.
“Her neyse ne ama o da açtır” diye geçirdi içinden ve aşağıya inerek biraz daha yem getirdi.
Diğer kuşlar yemlerini bitirmişler ve onlar da o tele konmuşlardı.
***
Ayağa kalkıp ellerini çırptı birbirine.
Kuşlar “pırrrr…” diye kanatlanıp dağılmışlar ama o kuş yerinde kıpırdamadan durmaya devam ediyordu.
Kuşa bakarak elindeki yemleri yere serpti çocuk ama kuş hiç aldırış etmeden olduğu yerde kaldı. Kımıldamadı bile.
Çocuk; “bu işte bir iş var ama ne?” diyerek şaşkın şaşkın baktıktan sonra gözü az ilerde duran demir çubuğa kaydı.
Aldı demir çubuğu ve kuşun bulunduğu tele dokunarak sallamaya çalıştı.
Telle birlikte dünya da sallandı…
Karardı gökyüzü…
Ve bir çığlık asıldı gökyüzünün boşluğuna…
***
Ankara, Hacettepe Tıp Fakültesi Hastanesi…
Genel Cerrahi servisi 73. koğuşun hemen yanındaki YANGIN ÜNİTESİ…
Kavruk tenli bir Anadolu kadını..
Kadın yorgun…
Kadın acılı…
Ama kadının gözleri hala daha sevgi yüklü…
Ve kucağında bir çocuk…
***
Kadın tün sevgisi ve acısıyla sarılıyor oğluna ama çocuk sarılmıyor anasına, sadece o güzel gözleri sevgiyle bakıyor…
Sadece gözleriyle sarılabiliyor, kendisine sevgiyle sarılan anasına.
Çocuğun iki kolu ve iki bacağı yok…
O gün evin çatısında elektrik çarpması sonucu kollarının ve bacaklarının kesilmesi gerekmiş.
***
“Şimdi kollarına protez takacakmış doktor amcaları-teyzeleri…
Bacaklarına 18 yaşından sonra takılabilirmiş protez” diye anlatıyor anası
Ve sürdürüyor derin bir çekişten sonra; “ben nereden bulurum bunlara parayı bilemiyom…”
Gözleri doluyor ve daha bir sarılıyor oğluna.
Oğlu da anasının ıslanan gözlerine bakarak sarılmak istiyor ama sarılamıyor. Onun da doluyor gözleri…
***
Hacettepe Hastanesi’nin pencerelerine güvercinler dolar özellikle sabah kahvaltı saatlerinde. Hastalar “Allah şifa verir” inancıyla, hastane yönetiminin tüm uyarılarına karşın oralara ufalanmış ekmekleri atarlar.
Ben de attım…
***
“Biz de atıyoruz “ dedi anne. “Oğlum güvercinleri görünce ‘ekmek verelim anne’ diye tutturuyor” dedi.
Çocuğa baktım ki gözleri gerçekten bir başka ışıldıyordu güvercinler ekmekleri yerken.
Gözlerim doldu…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.