KARABÜK’TE NAYLON SANCISI…
Karabük’te ticaret piyasalarının son aylarda en çok konularının başında “naylon” olarak tabir edilen, sahte fatura olayı geliyor. Olaylar öylesine tuhaf boyutlara ulaştı ki, sapla-saman, kuru ile yaş tamamen birbirine karıştı. Kurunun yanında yaşların da yandığı, birçok ailenin ocağına ateş düştüğü, haksızın yanında birçok dürüst ticaret erbabının da mağdur olduğu belirtiliyor. Karabük’te vergi müfettişlerinin şu ana kadar sayıları 40 ile 50 olduğu ifade edilen kişi ve kuruluşa, eski rakamlarla 230 ile 250 trilyon para cezaları kestiği, bunun da firma başına ortalama 5 trilyona ulaştığı öne sürülüyor.
Karabük’te özellikle ticari kesimin sürekli olarak konuştuğu ve çeşitli şehir efsanelerinin de anlatıldığı olayların özeti şu şekildedir.
Çok uzun yıllardan bu yana Karabük’te özellikle demir çelik piyasasında naylon fatura olayları zaman zaman gündeme gelir. Hatta Karabük mahkemelerine de intikal eden çok sayıda olaylar yaşanmıştır. Bunların kimi zaman zaman yasal düzenlemeler ile temizlenir, kimileri ceza alır, kimileri ceza almadan halk tabiri ile paçayı sıyırır. Ancak, bu kez vergi denetim elemanlarının bir süredir yaptıkları incelemeler sonucunda sayıları 40 ile 50 arasında olduğu belirtilen kişi ya da firmalara ortalama 5’er trilyon dolayında cezalar kesildiği ceza toplamının 250 trilyona ulaştığı ifade edilmektedir.
Kamuoyundaki ve konuya yakın kaynaklardaki genel kanı, gerçekten bu işleri yapan az sayıda kişinin olduğu, ancak çoğunluktaki birçok saygın firma ve işadamının suçsuz yere böylesine ağır cezalar ile karşı karşıya kaldıkları yönündedir. Olay böyle olunca da ferdi birer vergi kaçakçılığından çıkmış adeta toplumsal bir olay haline gelmiştir.
Geçtiğimiz günlerde cezalara maruz kalmış, 20-25 kişilik bir gurun Ak Parti İl Başkanı Timurçin Saylar ile birlikte Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’i ziyaret ederek, haksız bir suçlama ile karşı karşıya kaldıklarını, kesilen cezaların çok ağır olduğunu ve suçsuz olduklarını beyan ettiler. Karabük’te ağırlıklı olarak demir ticareti ile uğraşan bu kişileri dinleyen Mehmet Ali Şahin, “Ortada bir haksızlık varsa derdinizi Maliye Bakanı’na anlatmanıza imkan tanırım. Suçu olan varsa suçunu çeker” yaklaşımı ile söz konusu guruptan az sayıda temsilciyi Maliye Bakanı’na yönlendirmiştir. Burada yapılan görüşmelerde de konunun yeniden ve titiz bir biçimde ele alınacağı ilgili bakan tarafından ifade edilmiştir.
Bu durum, haksızlığa uğrama ihtimali olan ticaret mensupları tarafından olumlu karşılanırken, bazı kesimler acaba sahte fatura olayının üzerine perde mi çekiliyor şeklinde yorumladılar. Karabük’te aklıselim herkes şunu söylüyor. Gerçekten bu olaylara bilerek, kasıtlı olarak karışan varsa suçunu çeksin. Ancak, kurunun yanında yaş yanıyorsa buna bir çare bulunsun. Mağdur oldukları gerekçesiyle yardım talep ettikleri Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in de üzerinde titizlikle durduğu konu budur. Bir haksızlığa uğradığınızı iddia ediyorsanız “Derdinizi anlatacağınız makam Maliye Bakanı’dır ben size ancak bu görüşme için yardımcı olabilirim” dir. Karabük’te de, Türkiye’de de herkes çok yakından bilir ki, Mehmet Ali Şahin akçeli işlerden uzak duran, ortada bir haksızlık varsa haksızlığı, hukuksuzluğu yapan en yakını da olsa gereğini yapılmasını isteyen bir siyasetçidir. Bunun örnekleri daha önce yaşanmıştır. Kaldı ki, Sayın Mehmet Ali Şahin’in yerinde kim olsa ilini temsil eden bir milletvekili olarak ilinden gelen ve mağdur olduklarını öne süren kişileri ilgili bakanla görüştürmek onun görevidir. Sayın Şahin de bunu yapmıştır. Bundan sonraki süreçte elbette ilgili bakanlık bir durum değerlendirmesi yapacak, devletimizin de hakkını hukukunu koruyarak, bir yanlışlık varsa düzeltme yoluna gidecek, yanlışlık yoksa mağdur olduğunu öne süren kişi ya da kurumlar haklarını yasal olarak mahkemelerde arayacaklardır.
PARALEL YAPI İDDİALARI:
Karabük’teki sahte fatura iddiaları ile ilgili yaygın olarak konuşulan bir başka konu da, “parelel yapı” olarak adlandırılan ve geçtiğimiz dönemlerde işadamlarından, esnaflardan, hatta kendi mensubu devlet memurlarından bile “himmet” adı altında para alan bir cemaatin, kendisine para vermeyenlere karşı çeşitli kumpaslar kurduğu, Karabük’teki olayın büyük bölümünün de bir kumpas olduğu iddiasıdır. Tabiî ki bunlar bir iddiadan ibarettir. Bu da araştırılmaya, soruşturulmaya değer bir olaydır. Çünkü, söz konusu cemaatin kendilerine “hikmet” adı altında para vermeyenlere karşı hasmahane tutum içinde olduğu, ülkemizde onlarca örneği ile mevcuttur.
BEN TEMİZİM, AMA O VEYA ONLAR SUÇLU…
Naylon olarak tabir edilen sahte fatura olayında çarpıcı konulardan biri de, sapla samanın birbirine tamamen karışmış olmasıdır. Konuya muhatap olan kişi ya da kuruluş temsilcileri adeta birbirine düşmüş, “ben temizin o veya onlar suçlu…” psikolojisi içindedirler. Birbirleri hakkındaki bu suçlamalar, diğer tarafı rahatsız etmekte ve hatta zaman zaman bize de “Beni suçlayanlar varmış, ben kanalınızda konuşmak istiyorum” diyenler olmaktadır. Biz de, yasal zeminde her zaman ekranlarımızın herkese açık olduğu vurgusunu sürekli olarak yapmaktayız. Önümüzdeki kısa bir dönem içinde, bu konuda adı en çok geçen kişilerden bazılarının BRTV ekranlarında konuşma istekleri bize bildirilmiş ve tarafımızdan kabul edilmiştir. Elbette bu konuşmalar bant kaydı şeklinde yapılacak, iftira ya da karşı kesimlere karşı yapılan suçlamalar varsa süzgecimizden geçirilecektir.
HÜSEYİN EKEN: “BİRÇOĞU MAĞDUR…”
Kentimizin tanınmış mali müşavirlerinden, konusunda uzman olan Hüseyin Eken ile yaptığımız uzun sohbette birçok kişinin ve kuruluşun, mağdur olduğunu bu olayda gerçek suçlu varsa bile bunların sayısının çok az olduğunu belirtmektedir. Hüseyin Eken, bu konularda ilimizde adeta bilirkişi konumundadır. Elbette kimin suçlu, kimin suçsuz olduğu önümüzdeki günlerde hem idari, hem de yargı yoluyla ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak, naylon fatura olayı Karabük için ciddi bir sancıdır. Karabük ekonomisine olumsuz yönde etkileri olmuş ve olmaya devam etmektedir. Türkiye’de de Dünya’da da piyasalarda her şeyden önce güven çok önemlidir. Dileriz, Karabük piyasalarına karşı güven yeniden oluşur ve bu sancı bir an önce diner…
