Hakkari’deki Büyükçay ile Karabük’ün Araç Çayı arasında bir bağ kurduk. Nasıl mı oldu? Dün sosyal medyada, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun Hakkari’den yaptığı bir paylaşım gözüme ilişti. Paylaşımında Sayın Bakanımız, Hakkari’deki Büyükçay’ın etrafında parklar, oturma alanları yapıldığı takdirde ne güzel olacağını belirterek, Tarım ve Orman Bakanımız Dr. Bekir Pakdemir’li ye, çok hoş bir çağrıda bulunmuş. Sayın Pakdemir’li de, olumlu karşılık vererek “Sayın Bakanım, Hakkari her şeyi hak ediyor. İlgilenelim.” Karşılığını vermiş. Ne güzel bir diyalog, çok etkilendim. Hoşuma gitti. Ben de, Sayın Pakdemir’li bakanımızın yorumunun altına, “Hakkari’ye yapılan hizmeti kısmanmayız, alkışlarız. Karabük’ün de ortasından Araç Çayı geçiyor, yaklaşık 15 yıldır biz de bu çayın çevresinin düzenlenmesi, içinde teknelerle gezintiler yapılabilmesi ile ilgili bir paylaşım yaptım.
Araç Çayı’nın ıslahı, Araç ve Eflani’den gelen derelerin Çevrikköprü’den yukarıdaki bölümlerinde çeşitli yerlere sel kapanlarının ve bentlerin yapılarak, suyun bir seviyede tutulması ve içinde teknelerle yolculuk yapılabilmesi yıllardır hep hayalimdir. Avrupa’nın ve Dünyanın gelişmiş tüm ülkelerinde, şehirlerin ortalarından geçen nehirler, derelerde bu ve benzeri çalışmalar yapılmış olup, o şehirlere muhteşem bir güzellik katmıştır. 60 dolayında ülkeyi gezip gören, gördüğü ilginçlikleri “Gezi notları” şeklinde paylaşan bir gazeteci olarak, muhtemelen Avrupa ya da Rusya gezilerimden birinin ardından, dönemin DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker’den randevu olarak kendileriniz ziyaret etmiştim. Ziyaret sırasında, Karabük ilimizin tam ortasından Araç Çayı’nın geçtiğini, Karabük’te yeni bir üniversite kurulduğunu bu üniversitenin ilerleyen yıllarda on binlerce öğrencisi olacağını vurgulayarak “Öncelikle Üniversitemiz ile Karabük şehri, ardından da Karabük ile Çevrikköprü arasındaki güzergahın ıslah edilerek, yukarı bölümlere sel kapanları yapılacak, suyun belirli bir seviyede akmasını sağlayıp, içinde teknelerle gezintiler yapılabileceğini, güzergah boyunca oluşturulacak parkların, yürüyüş alanlarının şehrimize büyük güzellik katacağını büyük bir heyecanla anlatmıştım.
Dönemin DSİ Genel Müdürü benim heyecanım karşısında, telefonu kaldırdı ve özel kalemine “Bana Kastamonu Bölge Müdürümüzü bağlayın” dedi. Dönemin Kastamonu Bölge Müdürü’ne, olayı anlattı. Böyle güzel bir önerinin, bir gazeteciden gelmesi çok anlamlı, Karabük’e gittiğinde Mehmet beyi ziyaret edersin. Biz de, konuyu gündemimize alalım” dedi. İki gün sonra dönemin Kastamonu Bölge Müdürü, BRTV’de ziyaretimize geldi. Araç Çayı üzerinde yapılması gerekenleri, Avrupa ve Dünyadan da örnekler vererek anlattık. Ve, konu hem DSİ’nin hem de yaptığımız yayınlar ile Karabük gündemine geldi. Aradan iki yerel, 3 genel seçim geçti. Hem genel, hem de yerel seçimlerde bir çok siyasi partinin vaadleri arasında Araç Çayı’nın ıslahı, içinde teknelerle geziler yapılabilmesi, çevresinde parkların, yeşil alanların, yürüyüş parkurlarının oluşturulması gündeme geldiği gibi, çeşitli animasyonlarla hayali olarak Araç Çayı’nda tekneler yüzdürüldü.
Aradan geçen 13 yıl içinde, çok ciddi projeler yapıldığını duyuyoruz, ama ortada henüz somut bir gelişme henüz yok. Somut olan iki gelişme yaşandı. Bunlardan biri, Karabük Üniversitesi’nin ilk kurulduğu yıllarda, dönemin rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal tarafından Üniversite kampüsünün ön kısmında yer alan Balıklar Kayası mevkiine yapılan bent ve geçtiğimiz aylarda, Safranbolu Kültür Turizm Vakfı Başkanı Şefik Dizdar tarafından, Navsaklar Köyü yakınlarındaki çiftliğinin yakınında oluşturduğu, sel kapanı ile bent. Her ikisi de, Araç Çayı üzerinde aslında küçük dokunuşlarla güzelliklerin yaratılabileceğine ilişkin çok önemli iki örnek. Konuyu BRTV haberlerde tekrar gündeme getiriyoruz. Başta, eski TBMM Başkanımız Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Mehmet Ali Şahin olmak üzere, Sayın Valimiz ve milletvekillerimizle de tekrar görüştük. Tarım ve Orman Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülen proje çalışmalarının artık fiiliyata geçmesini beklemek en doğal hakkımız. Çevrikköprü’den Karabük’e kadar araç çayı üzerinde yapılacak bir düzenleme, hem Safranbolu bölgesi, hem de Karabük’ün çehresini değiştirecektir. Şöyle bir hayal edin, Karabük’ten tekneye biniyorsunuz, Çevrikköprü’ye kuyu kebabı yemeğe gidiyorsunuz. Muhteşem güzelliklerle dolu bir güzerhgahtan (yeşil mahalle haddehaneler bölgesi hariç) yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk yapıyorsunuz. On binlerce üniversite öğrencisinin olduğu Karabük iline yakışmaz mı? Karabük yaşayanları böyle bir güzelliği yaşamak istemezler mi? Ve, işte o zaman benim Cumhuriyet kentim Karabük Avrupa’daki bir çok şehir gibi, içinden geçen Araç Çayı’nı değerlendirmiş olacak ve muhteşem bir görüntüye kavuşacaktır.
DAHA DA İLERİ GİDİYORUZ, KARABÜK’TEN FİLYOS’A NEHİR TAŞIMACILIĞI FİKRİNİ DE ORTAYA ATIYORUZ….
Almanya’da ve Avrupa’nın bir çok şehrinde, nehri olmayan, deresi olmayan yerlerde yapay su yolları yapılmış. Hem de, bundan 150 yıl önce, kazma küreklerle açılmış bu su kanalları. Hatta, denizi olmayan Almanya’nın Dortmund kentinde “Liman Müdürlüğü” binasını ilk gördüğümde şaşırmış “Burada deniz yok, limanın ne işi var Aliciğim…?” BRTV Almanya temsilcimiz Ali İnan’a sormuştum. O da, bana deniz olmasa da, yapay su yolları olduğunu, taşımacılığın bu su yollarından yapıldığını anlatmıştı. Adamlarda dere yok, nehir yok ama uzun uzun gemiciklerle yük taşıdıkları su yolları var. Biz de, Karabük’ten Filyos’a kadar uzanan Filyos nehri var, ama bu nehirden taşımacılık anlamında yararlanamıyoruz.
Şimdi hayal edelim, Kardemir 3 milyon ton üretim yapıyor. Bu üretimin büyük bölümünü, kısa bir süre sonra Filyos limanı tamamlandıktan sonra, Filyos’tan dünyaya ihraç edecek. Karabük’ten yüklenen bir yük gemisi, kendi halinde bile salıverseniz Filyos’a ulaşır. Ancak, bunun için öncelikle Karabük ile Filyos arasındaki güzergahın teknelerin, küçük gemilerin yüzebileceği hale getirilmesi gerekir. Kanal kazmaya gerek yok, kazılan kanallara sürekli su pompalanmasına gerek yok. Yapılması gereken, sadece Allah’ın bölgemize lütuf ettiği Filyos nehrinde düzenlemeler yapmak. Şimdilerde ütopik bir hayal gibi gözüken Karabük-Filyos nehir taşımacılığı, gelecekte mutlaka bölgenin gündeminde olacaktır.
Dünyayı gezdik dolaştık, Gezi notları hazırladık, gözlemledik. İnsanın ufku genişleyince, bazen böyle boyundan büyük işler akla geliyor. Biz, tarihe not düşelim, bir gün belki bu hayalimiz gerçek olur. Biz görürüz, göremeyiz. Önemli olan bölge insanı, ülkemiz bu hizmetlerden yararlansın. Cumhuriyet döneminde bir çok dev projeye imza atan Türkiye Cumhuriyeti için, Karabük’ten Filyos’a nehir ile taşımacılık projesi, minicik bir olaydır. Yeter ki, inanalım. İnanmak, başarmanın yarısıdır.
Mehmet Ağabeyciğim, Karabük’ümüz için gerekli olan önemli projelerle şehrimizin ve bölgemizin ihtiyaç ve sorunlarını objektif bir yaklaşımla gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim.