WhatsApp Hattı:
Frekans Bilgileri: TÜRKSAT 4A Frekans:12265 Polarizasyon:Vertical(Dikey) Sembol Rate 27500 FEC: 5/6
SON DAKİKA

SIRADAN BİR YAZIYLA GEZİ’Yİ ANLAMAK

Bu haber 10 Haziran 2013 - 13:29 'de eklendi ve 1.708 kez görüntülendi.

SIRADAN BİR YAZIYLA GEZİ’Yİ ANLAMAK

 

Halk da soruyor…

Köşe yazarları da…

TV yorumcuları da:

Herkeste bir merak ki, değmeyin gitsin…

 “Nereden çıktı bu gençler, bu tepki nasıl oluştu?” diye.

*

Doğrusunu iterseniz ben de sordum o soruyu kendime ama bulduğum yanıtı yazmadan önce o gençlere olan özür borcumu yerine getirmem lazım.

*

Benim bu gençlikten pek umudum yoktu doğrusu.

Okumuyorlar, yazmıyorlar, araştırmıyorlar diye düşünüyordum.

Bizim kuşak başta dünya klasikleri olmak üzere okuduğumuz kitap sayısı binlerle ölçülürdü.

Bunlara “lay lay lomcu”…

İnternette oyun oynayıp zaman öldürmekten başka ne işe yararlar diye …

Bakardım.

*

Bizim zamanımızda felsefe, psikoloji dersi vardı okullarımızda.

Şimdi yoktu…

Analiz yapamıyorlar diye düşünüyordum.

Gençlik meğer bizim bildiğimiz gibi değilmiş.

Yanılmışım, özür dilerim.

*

Bu oluşumun temelinde üç önemli etken var.

*

Birincisi:

Gençliğin geleneksel tepkisel yapısı…

Genç kızlar ve erkekler daha 12-13 yaşlarından itibaren “ben bilirim, annem-babam beni anlayamaz” düşüncesine kapılırlar.

Daha sonra da; “onlar zaten hiçbir şeyden anlamazlar” demeye de başlarlar.

*

Buna en basit örneklerden birisi:

Özellikle babalar çocuklarına kendi tuttukları takımı tutmalarını önerirler.

İkna etmeye çalışırlar öncelikle…

Yetmezse çeşitli hediyelerle kandırmaya çalışırlar.

Olmadı mı tehdit girer devreye.

Ama çocukların çoğunluğu babaların tuttuğu takımı tutmazlar.

Dahası, babanın en çok kızdığı takımı tutanlar bile az değildir.

Yani tepki insanın mayasında vardır.

*

İkinci neden yine insanın doğumuyla başlayan bir başka özelliğidir:

Macera tutkusu…

Değişik ortamlarda…

Değişik insanlarla…

Değişik bir yaşamı paylaşmak tutkusu…

*

Bu iki özellik insanlığın doğuşuyla başlayan özelliklerden olup hepimizin yaşamında karşılaştığımız olaylardır.

Bu macera tutkusu ve büyüklere tepki zaman zaman aile içinde çok ciddi sorunlar olarak da karşımıza çıkmaktadır.

*

Kızların annelere tepkileri…

Evden kaçmalar…

Zaman zaman kötü yola düşme öyküleri, filmleri…

*

Babalarla erkek çocukların sürtüşmeleri ise daha da sert sonuçlar doğurabilmektedir.

Ciddi kavgalar…

Evi terk etmeler…

Uyuşturucu ve alkolizm…

Terör örgütleri, mafya tuzakları…

*

Önce okullarda başladı özgürlük istekleri.

Kravatlar gevşek, gömlekler pantolonların dışında…

Öğretmenlere kafa tutan, kuralları pek da fazla takmayan…

Gerektiğine okulu asan ve bu konuda ailesine de hesap vermeyen bir durum sergilemeye başlamışlardı. Yani bizim gibi kasketli, kızları siyah çoraplı, esas duruşta duran öğrenci olmaktan çoktan kurtulmuşlardı.

*

Gelelim 3. başlığımıza yani bilgisayar ve internet ortamına.

Bizim göremediğimiz…

Ya da görüp atladığımız esas başlık da bu aslında.

Biz “lay lay lomcu” diye adlandırdığımız internet ortamının özellikle gençlerin üstünde nasıl bir etki yarattığını, onları nasıl şekillendirdiğini anlayamadık.

Bunu iktidar da göremedi, muhalefet de…

Hatta basın da…

Sosyologlar bile sınıfta kaldı bu konuda.

*

Onlar yakın çevrelerinden başlamışlardı insanlarla iletişime.

Sonra ülke geneline yayılmıştı ilişkileri.

En sonunda da dünyayı keşfetmişlerdi.

*

Özgürlüğü kavramışlardı.

Dünya klasikleri başta olmak üzere binlerce kitabın verdiği bilgilerin bir çoğunu değişik paylaşımlardaki özetlerinden anlamaya başlamışlardı.

Cumhuriyetimizi anlamışlar, devrimleri kavramışlardı.

Atatürk’ü ve ilkelerini özümsemişlerdi tüm engellemelere karşın.

Ülkeye sahip çıkmayı…

Gerektiğinde yolunda savaşmayı anlamışlardı.

Ve atalarına saygı duymalarına karşın Osmanlı özleminin anlamsızlığını fark edebilir hale gelmişlerdi.

O nedenle de padişahlık özlemi çeken başkanlık meraklılarına tepkileri zamanı gelince patlayıvermişti.

*

Şiirlerle, şarkılarla sevmeyi öğrenmişler…

Yazışmalarla çoğunluğu sanal olsa da yeni aşklara ulaşmanın yolunu bulmuşlardı.

Çevreyi anlamışlar, yeşile vurulmuşlardı.

HES’lere karşı çıkmayı, nükleer enerjiye isyan etmeyi, atmosferin kirletilmesine tepki göstermeyi iş edinmişlerdi.

*

Kısacası  evrensel insan haklarını belki bizim kuşaktan da daha iyi kavramışlardı.

*

Ve en önemlisi de barış isteyen bir nesil olmuşlardı.

Biz anlamaya çalıştık kendilerini.

Umarım anlaması gerekenler de anlayacaklardır.

Anlamaları gerekir….

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT

Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.