ALMANYA İZLENİMLERİ (3)

Almanya’daki üçüncü günüm Pazar gününe rastlamıştı. Sabahın erken saatlerinde Gelsenkirchen’deki otelimizden Almanya Bartınlılar Derneği Başkanı değerli dostumuz Bekir Birinci, BARFED Başkanı Sabri Avcı ile bizi alarak Dortmund’a Ali İnan’ın evinin önüne getirdi. Ali kardeşim ve değerli eşi Müzeyyen İnan ile birlikte Ali kardeşimizin yeni otomobili ile yaklaşık 2.5 saatlik keyifli bir yolculuğun ardından Hannover’e vardık. Bahçeli mükemmel bir evin önünde durduk. Bizi, Bartınlı hemşehrimiz Hasan Kurtuluş karşıladı. Kahvaltı için bir restaurant diye düşünürken, değerli hemşehrimiz Hasan Kurtuluş evinin verandasında harika bir kahvaltı hazırlatmıştı. Kahvaltımızı yaptık, ardından yoğun bir sohbete başladık. Kendisini çok iyi yetiştirmiş, iş dünyasında başarıdan başarıya koşmuş, entelektüel birikimi ile sohbetine doyum olmayan Hasan Kurtuluş ile Almanya’ya gelişinden bu günlere kadar başarılarla dolu yaşam öyküsü ile ilgili çok güzel bir program çekimi yaptık. Ardından da, Hasan Kurtuluş’un bazı yatırımları, Kurtuluş Arena ve 18 dönüm arazi üzerine yapmayı planladığı yeni yatırımları yerinde gördük.

Hasan Kurtuluş, Almanya’da örnek bir Türk. Batı Karadenizli ve Bartınlı hemşehrimiz olması da bu bölge için gerçekten gurur verici. Örnek Türk derken bunu biz demiyoruz. Yaşamını sürdürdüğü Hannover, Aşağı Saksonya Eyaleti’ne bağlı şehir. Eyalet yönetimi Hasan Kurtuluş’a yaptığı başarılı çalışmalar ve örnek davranışları nedeniyle eyaletin en yüksek ödülü olan “Liyakat Nişanı” ile onurlandırılmış. Eyalet tarihinde, söz konusu nişan 1600 kişiye verilmiş ve aralarındaki tek Türk Hasan Kurtuluş olmuş.

Hasan Kurtuluş’un babası rahmetli Baha Kurtuluş, 1964 yılında ülkemizden ve Karaelmas diyarından ilk Almanya’ya giden maden işçilerinden biri. İşte, o maden işçisi baba 1969 yılında henüz 7 yaşında iken oğlu Hasan’ı da Almanya’ya yanına alıyor. Eğitimini Almanya’da alan ve Alman disiplini dediğimiz eğitim ve çalışma hayatına başlayan Hasan Kurtuluş 1992 yılından itibaren ticarete başlıyor. Özel İstihdam Ofisi alanında çalışmalara başlıyor ve bu alanda büyük başarılar elde ediyor. İlerleyen yıllarda da çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketler kuruyor. Bunlar arasında, beyaz eşya ayrıştırma ayıklama, boya sektörü, bilgisayar alanında şirketler, ülkemizde faaliyet gösteren TÜV TÜRK’ün Almanya’daki benzeri olan araç muayene istasyonu ve en ilginci de Haşerat şirketi.. Son olarak belirttiğim Haşerat şirketi Almanya’daki ilk Türk şirketi olma özelliği de taşıyor. Hasan Kurtuluş yaptığımız röportajda haşerat şirketinde neler yapıldığını da tek tek anlattı.

Hasan Kurtuluş, Bartın ve Batı Karadeniz deyince gözleri doluyor. Röportaj sırasındaki “Bana birisi Bartın’ı, Zonguldak’ı, Karabük’ü ve Batı Karadeniz’i çok seviyorum derse, onu kıskanırım” diyecek kadar ata topraklarına özlemle yaşamını sürdürüyor. Her yıl mutlaka bir kez, fırsat bulduğu dönemlerde de iki üç kez ülkemize, bölgemize gelmeye özen gösteriyor.

Hasan Kurtuluş ile sohbete doyum olmuyor. Dünyayı fırsat buldukça gezmiş, son derece entelektüel bilgi birikimine sahip. Karşısındakinin onunla yaptığı sohbetten etkilenmemesi mümkün değil… Kahvaltı sonrası uzun süren sohbetimizin ardından, yaklaşık bir saate yakın program çekimi yaptık. BRTV’de yayınladığımızda büyük ilgi gören programı kendi adımı taşıyan ve arşiv amaçlı kullandığım “Mehmet Çetinkaya BRTV”  youtube sayfamdan bulup izlemenizi öneririm.

Çekimlerimizin ardından, Hannover şehrinde Hasan Kurtuluş’un geçmişte yaptığı yatırımlar ve iki yıl içinde tamamlamayı planladığı 16 bin m2 alanda çalışmalarına başladığı yeni yerlerini ziyaret ettik. Bartınlı bir madenci çocuğunun, 1992 yılından itibaren 37 yılda ne büyük başarılar elde ettiğine tanıklık ettik.

Akşam yemeği için son derece nezih bir restauranta gittik. Yemek yerken, gözüme parkta oturan bir bronz heykel takıldı. Dikkatle baktığımda, elindeki tahta çantayı hemen yanına koymuş bankta oturan bir adam heykeliydi. “Türklerin 1960’lı yıllardaki Almanya’ya ilk göç ettiklerinde ellerinde taşıdıkları tahta çantaya ne kadar benziyor” diye düşündüm. Yemek sonrası, Hasan Kurtuluş bizi o heykelin yanına getirdi. Bank üzerinde oturan göçmen adam heykelini kendisinin yaptırarak Belediye’ye hediye ettiğini anlattı. Heykeldeki yakışıklı Türk’ün, Karaelmas diyarından hemşehrimizin kim olduğunu da söyledi, ama heykelin göçmen heykeli olarak bilindiğini, kim olduğunun sadece kendisi için özel bir önemi olduğunu anlattı. Sanırım yazımızın başında belirttiğimiz 1964 yılında Almanya’ya göç eden maden işçisinin kim olduğunu sizler de tahmin etmişsinizdir. Ne kadar etkileyici değil mi? Türkler, iş için, aş için belki de bir traktör parası kazanıp geri döneriz diye gittikleri Almanya’da kalıyorlar, Almanya’yı ikinci vatanları olarak görüyorlar, çocukları torunları oluyor ve vefalı bir evlat günün birinde Hannover şehrine atalarının heykelini yaptırıyor ve o heykel 1960’lı yıllardaki o göçün temsili olarak orada duruyor. Dün, Karabük Valimize bu olayı anlattım, çok duygulandı. Hasan Kurtuluş’u aradık ve Valimiz Mustafa Yavuz kendilerini içtenlikle tebrik etti. Bölgemize geldiklerinde Karabük’e davet etti.

BARFED Başkanı Sabri Avcı dostumuz, ertesi gün İstanbul’a dönmek için Hannover’de kalırken, Ali İnan ve eşi Müzeyen İnan ile biz dolu dolu geçen ve tanışmaktan büyük mutluluk duyduğumuz Hasan Kurtuluş ve ailesinden akşamın geç saatlerinde ayrılıp önce Dortmund’a, ardından da Oberhausen’deki otelimize ulaşmak için yola çıktık. Almanya izlenimlerime yarın Franfurt’ta yaptığım güzel bir ziyaret ve ardından da NRW eyaletindeki temaslarım ile devam edeceğim.